top of page
Sahinöz_Cemil_Zuschnitt.jpg

Avrupa´lı Türklerin anavatanı ve babavatanı

Dr. Cemil Şahinöz

Avrupa´da yaşayan türkleri gurbetçi olarak tanımlamak en azından sosyolojik olarak sorunlu bir kavram. 60 senedir Avrupa´nın farklı ülkelerinde, bilhassa Almanya´da yaşayan türkler, memleketleriyle ve kültürleriyle bağlarını koparmasalar dahi, gurbetçi sıfatından çoktan çıkmış durumdalar.

 

Eğer meseleye anavatan kavramı üzerinden yaklaşırsak, belki de konu daha da netleşir. Avrupa´lı türkler tatillerini genelde Türkiye´de geçirirler. Ama doydukları yer nihayet Avrupa´dır. Ve yaşadıkları ülkenin sistemine alışmıştırlar. Sağlık sistemine, belediye hizmetine, trafik kurallarına, iyisiyle, kötüsüyle hem alışmış hem de benimsemişler. Özellikle Avrupa ülkelerinde doğan çocuklar ve torunlar, anne-babaları ve dedeleri gibi daha önce Türkiye´de sürekli yaşamadıkları için, Türkiye kendileri için akrabalarının yaşadıkları başka bir „Anavatan“ gibi.

 

Vatan kavramında türkçe´de „ana“ kelimesi kullanılırken, almanca´da „baba“ kelimesi kullanılır. Her insanın bir annesi ve babası olduğu için, vatan konusunda da acaba hem bir anavatan, hem bir babavatan olabilir mi diye düşünmekte fayda var. Lügat olarak baktığımızda elbette vatan birdir. İki anavatan olmaz. Türkçe´de de, almanca´da da anavatan kelimesinin çoğulu yoktur. Ama realiteye baktığımızda Avrupa´da yaşayan türklerin iki anavatanları var. Birisi yaşadıkları ülke, bir diğeri de Türkiye.

 

Bir çok büyük şehirde gençlerin nüfusuna bakıldığında göçmen kökenli gençler sayısal olarak alman gençlerini geçmiş durumda. Araştırmalara göre Almanya´da yaşayan türklerin %25´i 15 yaşından küçük. Almanların ise %11´i 15 yaşından küçük.

 

2018 senesinde Essen Üniversitesinde yapılan bir araştırmaya göre Almanya´da yaşayan türklerin %61´i kendilerini Türkiye´ye çok bağlı hissederken, %38´i kendisini Almanya´ya çok bağlı hissediyor. Araştırmayı yapan kurumun açıklamalarına göre, siyasi tartışmalar bu oranları sürekli kaydırabiliyor.

 

Yine 2018 senesinde yapılan başka bir araştırmaya göre Almanya´da yaşayan türklerin %66´sı Almanya´ya iyi uyum sağladıklarını düşünüyorlar. Almanların ise %38´i türklerin Almanya´ya uyum sağladıklarını düşünüyorlar. Türklerin %60´ı okul ve iş hayatında kendilerine eşit davranılmadığını düşünüyorlar. Hatta 30 yaş altındakilerin %83´ü kendilerine eşit davranılmadığını ifade ediyorlar. Almanların %67´si herkese eşit hak verildiğine inanıyorlar. Türk´lerin %60´ı ve almanların %75´i son senelerin tartışmaları nedeniyle İslam dininin imajının kötüleştiğini düşünüyorlar. Türkler´le ilişkinin değişmediğine almanların %33´ü inanıyor. Türklerin neredeyse %50´si ise ilişkilerin kötüleştiğini düşünüyor. Almanların %42´si bir türk ile evlenebileceklerini düşünürken, türklerin %45´i alman ile evlenebileceklerini ifade ediyorlar. Türk bir damadı veya gelini almanların %66´si kabul ederken türklerin %50´si alman bir damat veya gelin kabul edebileceklerini söylüyorlar.

 

Aynı şekilde bir çok vefat eden türk, artık Türkiye´de değil, Avrupa´da gömülüyor. Müslüman mezarlıkların yayılmasıyla, aile fertlerinin de mezarlığı ziyaret etme imkanları oluşmasıyla Avrupa´da gömülmek isteyenlerin sayısı çoğalıyor. Bütün çocukları ve torunları Avrupa´da yaşayan birisi, ailesi tarafından ziyaret edilebilmek için, onların yakınlarında bir mezarlığı tercih edebiliyor. Münih şehrinde bir müslüman mezarlığında 2009´da 500 kişi yatarken, bu sayı sadece 4 senede üç katına çıkmıştı. Sahabeler´de vefat ettiklerinde Mekke veya Medine´ye değil, yaşadıkları ülkeye gömülmek istemişler, „yaşamım da ölümüm de tebliğ vazifesi görsün“ düşüncesiyle hareket etmişler.

 

Bu gelişmelere bakıldığında gurbetçi kavramını kullanmak biraz zor. İster Almanya´lı türkler isterse türk-almanlar denilsin, Avrupa´lı türklerin realitede iki vatanları var. Bu hakikati kabul edip, kültürel ve sosyal yatırımları da ona göre yapmak lazım. Özellikle hizmet veren dernekler, STKlar, camiler vs. bu bağlamda projeler üretmeliler.

bottom of page